6 Şubat 2013 Çarşamba

Dizüstü mü masaüstü mü ?

Laptop satışları masaüstü PC'leri geçeli çok oldu. Ancak bu, yeni bir bilgisayar satın alırken hemen laptop'lara yönelmeniz anlamına gelmiyor. Bazı durumlarda size aynı fiyata çok daha fazlasını sunabilecek masaüstü PC'ler sizin için daha iyi bir seçenek olabilir.

İşte bir laptop ve masaüstü arasında tercih yapmanızı kolaylaştıracak bazı bilgiler.

Laptop'ları tercih etmek için nedenler

Laptop'un önce çıkan özellikleri şunlar:

- Taşınabilirlik.

- Sabit çevre birimler.

- Genellikle bütünleşik grafik çipi.

- Kısıtlı yükseltme olanağı.

Bir laptop onunla evden dışarı çıkıyorsanız işinize yarayacaktır. Dolayısıyla kendinize şu soruyu sormanız gerekiyor: Bu bilgisayarı düzenli olarak yanınızda taşıyacak mısınız? Eğer cevap evetse, bir laptop satın almalısınız.

Bazı kullanıcılar, sadece küçük olduğundan laptop'ları tercih ediyorlar ancak onunla hiç dışarı çıkmıyorlar. Bu durumda bir masaüstü PC veya hepsi-bir-arada PC daha iyi bir seçenek olabilir.

Laptop'larda çevre birimlerin sabit olması genellikle çok konuşulmaz ancak laptop'larda belirli bir ekran, klavye, trackpad ile kısıtlısınızdır. Harici cihazlar tabi ki bağlayabilirsiniz, ancak o zaman da laptop'unuzu bir masaüstü PC'ye dönüştürmüş olursunuz.

Laptop'ların genellikle ek bir ekran kartına sahip olmaması, oyun oynuyorsanız sizin için dezavantaj olabilir. Ek ekran kartına sahip laptop'lar da var, ancak bunlar normal laptop'lara göre daha pahalı ve daha ağırlar.

Birçok laptop'un RAM'ini ve sabit diskini yükseltebilirsiniz, ancak bundan daha fazlasını genellikle yapamazsınız. Çoğu kullanıcı, laptop'larını ömrü boyunca yükseltmeden kullanıyor.Hazır bir masaüstü PC satın almak.

Hazır bir masaüstü PC, şu niteliklere sahiptir:

- Genellikle laptop'lardan büyüktür.

- Çevre birimlerini değiştirebilirsiniz.

- Laptop'a göre seçim yapması daha zor olabilir.

- Satıcıya güvenmeniz gerekir.

- Genellikle aynı para karşılığında daha güçlü donanım sunar.

- Bazıları için sıkıcı bir cihaz olabilir.

Hazır bilgisayardan kastımız, Dell veya HP'nin değil, satıcınızın toplayıp uygun bir fiyata satışa sunduğu bilgisayarlar. Bu bilgisayarlar, aynı özellikteki laptop'lara göre çok daha uygun fiyatlı olabilirler. Ancak hazır bir PC alırken satıcınıza da güvenmeniz gerekir (cihazınızın test edilmiş olması, ödediğinizin gerçek karşılığını almanız gibi konularda).

Eğer laptop estetiğine sahip olmak istiyorsanız hepsi-bir-arada sistemleri gözden geçirebilirsiniz. Ancak bu PC'lerin yükseltme olanaklarının da kısıtlı olduğunu unutmayın.

Kendi PC'nizi toplama

Eğer araştırma yapacak zamanınız (araştırma, satın alma ve birleştirme için saatlerce zamana ihtiyacınız olacağını söyleyebiliriz) ve parçaları birleştirecek kadar tecrübeniz varsa, kendi PC'nizi toplayabilirsiniz. Bu durumda tamamen kendi istediğiniz parçalardan oluşan PC'nizi meydana getirebilirsiniz.

Ancak birleştirme işini kendi kendinize yapmanız şart değil. Tanınmış bir bilgisayar mağazasında da parçaları kendiniz seçebilir, birleştirme işini onlara bırakabilirsiniz.

Facebook'ta poker tuzağı


Antivirüs yazılımı üreticisi ESET, Facebook üzerinden poker oynayan kişilerin giriş bilgilerini çalan bir truva atını tespit etti. “Poker Agent-Poker Ajanı“ adı verilen truva atı ile 16 bin kişinin Facebook hesaplarına erişildiğini bildiren şirket, bu amaca ulaşmak için 800 virüslü bilgisayardan oluşan geniş bir botnet ağı oluşturulduğunu tespit etti.

Doğrudan Facebook giriş bilgilerini elde etmeye odaklanan “Poker Ajanı”, bu hesaplar üzerinden popüler poker sitesi “Texas Holdem Poker”deki kullanıcıların  oyun skorlarına ulaşmaya çalıştı. Saldırganlar, poker oyunundaki kredilerini arttırabilmenin yanı sıra bazı kişilerin Facebook hesap ayarlarında bulunan kredi kartı bilgilerine de ulaşmayı hedeflediler. Oyunun, PayPal hesabını kullanarak kredi kartından gerçek para kullanma özelliği de bulunuyor.

Saldırı nasıl gerçekleşiyor?
Kullanıcıların giriş bilgilerine ulaşmak için, hepsi virüslü ve saldırganlar tarafından kontrol edilen 800 bilgisayar kullanıldı. Bu botnetdeki virüslü bilgisayarlar, kullanıcının Facebook hesabına giriş yapmak ve Texas Holdem skorlarına ulaşmak için komut alıyorlar. Kredi kartı bulunan ya da düşük skorları olan kullanıcıları bulan virüslü bilgisayarlar, alınan talimatlar doğrultusunda, kullanıcıların Facebook hesabına yemleme sitesi bağlantısı ile virüs bulaştırırlar. Bu site doğrudan ya da dolaylı olarak Facebook oyuncularını cezbetmek için hareket eder. Bu durumda Facebook ana sayfası olarak görünen bu sayfaya giriş bilgileri bildirildiğinde, saldırganlar bilgileri elde etmiş oluyor. Bu botnetin analizi yapılırken toplamda 16 bin 194 kullanıcının giriş bilgilerine ulaşılabilmiş olacağını tespit edildi. Tehdit ilk olarak ise İsrail'de görüldü.

Adrese dikkat edin

Şirketin Security Intelligence Takım Lideri Robert Lipovsky, konuyla ilgili olarak  şunları paylaştı: ”Sosyal mühendislik yöntemlerine dayanan saldırılara karşı korunmak için sadece iyi bir güvenlik çözümü yeterli değil. Kullanıcılar bu tip girişimlere karşı dikkatli olmalı. Bu tür saldırılaroda kullanıcılar eğer sitenin URL’sini yani site adresini-ismini kontrol ederlerse, sahte Facebook giriş sayfasını tanıyabilirler.”
Her türlü hakkı saklıdır.

Nokia, BlackBerry'nin yeni ceplerine salladı


Windows Phone'lu cepleriyle güzel geçiren Nokia, BlackBerry'nin yeni cepleri Z10 ve Q10'a taş atarak Lumia'nın iş kullanıcıları için daha iyi bir seçenek olduğunu iddia etti.
Finlandiya merkezli şirket, resmi Twitter hesabı altında şunları söyledi: "BlackBerry'ler harika cihazlar olabilirler, ancak dünyanın en iyi iş telefonunu arıyorsanız bir #Lumia'yı deneyin." Tweet'in yanında sarı renkli bir Lumia 920 de yer aldı. Tweet'i yayarak daha çok kullanıcıya ulaştıran Nokia'ya BlackBerry'den henüz bir cevap gelmedi.
Pazar payları iOS ve Android'in çok gerilerinde seyreden Nokia ve BlackBerry, cep piyasasında üçüncü büyük üretici olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Nokia geçtiğimiz aylarda iPhone'un çok renksiz olduğunu anlatan bir video yayınlamıştı, Nokia başkan yardımcısı ise Lumia 920'nin çıkışından önce Samsung'a Twitter'dan "sıkı tutunun" mesajı yollamıştı.

5 Şubat 2013 Salı

Apple Iphone 5'de başarısız

Karşılaştırmalı fiyat bilgileri sunan uSwitch web sitesinin açıkladığı Ocak ayı İngiltere cep telefonu satış rakamları, Apple’ı üzecek gibi.İstatistiklere bakılırsa iPhone 5, en çok satan telefonlar listesinde ancak yedinci sıraya yerleşebildi. Listenin ilk üç sırasında, Apple’ın “can düşmanı” Samsung’a ait, Galaxy S3Galaxy Ace veGalaxy S2 yer alıyor. Listede iPhone’u geride bırakan diğer telefonlar ise Nokia 100Nokia C2-01 ve LG Google Nexus 4.
Geçtiğimiz Ekim ayında piyasaya sürülen iPhone 5, İngiltere satış rakamlarını gösteren aynı listeye üçüncü sıradan girmişti. Aslında iPhone 5′in Galaxy S3 karşısında gerilemesi normal karşılanabilir. Asıl şaşırtıcı olan eskimiş Symbian işletim sistemine sahip ucuz Nokia modellerinin ve Samsung Galaxy S2′nin de iPhone 5′i geride bırakmış olması. Samsung’un İngiltere pazarında geleneksel olarak güçlü olduğu biliniyor. Ama bu durum, nasıl olup da Nokia’nın bütçe dostu modellerinin dahi iPhone 5′i geride bıraktığını, iPhone 4′ün listede ancak 10. sıraya yerleşebildiğini açıklamaya yetmiyor.

Google'dan Teknoloji Harikası Gözlük



Google’ın patronlarından Sergey Brin’in, ‘birkaç ay içinde piyasaya sunulabileceğini’ belirttiği Google Glasses, tüketicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Google, ABD Federal İletişim Komiyosyonu’na (FCC) sunduğu belgelerde, cihazın tasarımının yanı sıra sahip olacağı teknolojileri de göz önüne serdi. Bugüne kadar yeterince haberini  okuduğumuz ve videosunu izlediğimiz Google Glasses’ın dikkat çeken en yeni özelliği, kemik (ses) iletimi. Yani, kulaklık olmadan ses iletimi.
Slashgear sitesinin haberine göre, kemik iletimi teknolojisi, vibrasyonların kulağınızla bağlantılı kemikler üzerinde ilerleyerek kulağınıza ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, dış ortamın seslerini de videolu sohbet yaparken veya müzik dinlerken duyabileceksiniz. Diğer önemli bir bilgiye göre, 2.4GHz 802.11 b/g WiFi ve Bluetooth 4.0 bağlantı özelliğine sahip olacak.
PATENT İÇİN BAŞVURU YAPILDI
Google’ın FCC’ye sunduğu belgelerde, kemik iletimi teknolojisi için geçen ifade, ‘kullanıcın kafası aracılığıyla ses iletimi sağlayan tamamlayıcı unsur’ ifadesi yer alıyor. SlashGear, Google’ın birkaç gün önce ‘kemik iletimi için gözlük sapı’ teknolojisinin patenti için başvuru yaptığına da dikkat çekti.
Kemik ses iletimi, yeni duyulmuş bir kavram olmasa da, mükemmel performansla günlük hayata sunulmuş değil, dolayısıyla kullanılan bir teknoloji de değil. Ancak Google Glasses, bu durumu tersine çevirebilir.
Google’ın Rus patronu Sergey Brin’in dediği doğru çıkarsa, birkaç ay sonra tüketiciyle buluşacak gözlüklerin 1500 dolardan satılması bekleniyor.

Galaxy Note 8.0 nasıl olacak

Galaxy Note 2 ve Galaxy Note 10.1'in ardından ikisinin ortasında yer alacak yeni bir tablet doğmak üzere. Samsung Galaxy Note 8.0'ın özellikleri henüz resmi olarak onaylanmasa da Güney Kore'li şirketin yeni kalemli cihazı olacak gibi görünüyor. Bunun yanında Galaxy Note 8.0'ın bu ayki MWC 2013'te tanıtılacağı, Samsung Mobil Başkanı JK Shin tarafından onaylanmıştı.

Samsung'un halihazırda piyasada 7-8 inç'lik tabletleri bulunuyor (Galaxy Tab 7.0 ve 7.7). Ancak şirket, kalemli yapısıyla yeni Galaxy Note 8.0'ı iPad mini'ye karşı sert bir rakip haline getirmek istiyor olabilir.

İşte Galaxy Note 8.0 hakkında bilinenler, çıkış tarihi ve söylentiler.

Çıkış tarihi
Samsung'un mobil bölümü başkanının da onayıyla, her şey Galaxy Note 8.0'ın bu ayın son haftasındaki MWC 2013'te ortaya çıkacağını gösteriyor. Note 8.0'ın raflardaki yerini alması ise Nisan ayını bulabilir.

Fiyatı

Nexus 7 ve Kindle Fire HD gibi uygun fiyatlı cihazlarla rekabet edecek Note 8.0'ın fiyatının çok da yüksek olmamasını bekleyebiliriz. Samsung, Galaxy Note 8.0'ı özellikle iPad mini'den daha ucuza satmak isteyecektir.

Ekranı
İsminden de anlaşılacağı gibi 8 inç'lik bir ekranla gelecek cihazın ekran çözünürlüğünün 1280x800 olması bekleniyor. Dolayısıyla cihazın ekranı, iPad mini'den sadece biraz daha iyi olacak.

İşletim sistemi

Note 8.0'ın kutusundan Android Jelly Bean ile çıkacağı kesin gibi. Ancak bu sürümün 4.1 mi, yoksa 4.2 mi olacağı şimdilik bilinmiyor. SamMobile'a göre Note 8.0, Android'in en son sürümü Android 4.2'yle gelecek.

Teknik özellikleri
SamMobile'dan sızan bilgiler, cihazın 2GB RAM, 32GB dahili depolama, microSD slotu, 5MP kamera, 3G seçeneği, 4.600mAh pil ve S-Pen kalem ile geleceğini söyleniyor. Diğer bir sızıntı ise cihazın 1.6GHz dört çekirdekli işlemciye sahip olduğunu iddia ediyor.

Sızan görüntüler

Note 8.0'dan sızan görüntüler, onun bir tabletten çok telefona benzediğini gösteriyor. Zira Note 10.1'de görmediğimiz fiziksel giriş tuşu, menü ve geri dön tuşları, ekranın alt kısmındaki yerini almış durumda.

BlackBerry 10 Android


Geçtiğimiz günlerde düzenlediği etkinlikle BlackBerry 10 işletim sistemini tanıtan BlackBerry, yola uygulama mağazasında 70 000'den fazla uygulama ile başladı. İşletim sisteminin benimsenmesi açısından bu rakamın artması oldukça önemli görünüyor.

Fakat yeni araştırmalara göre bu uygulamaların yüzde 40'ı Android kaynaklı uygulamalardan oluşuyor. Yani BlackBerry 10'da bulunan 28 000 uygulama Android kaynaklı..
Daha önce BlackBerry işletim sistemi ile çalışan PlayBook tabletin, Android Player adı verilen bir emülatör ile Android uygulamalarının çalıştığı görülmüştü. Bu sistem BlackBerry 10 ile de çalışabiliyor.
BlackBerry 10 geliştiricileri yazılım geliştirme aracını kullanarak Android kodlarını BlackBerry uyumlu bir formata dönüştürebiliyorlar. Böylece standart menü tuşları, sistemin parmak hareketleriyle ulaşılan menü butonlarına uyumlu hale getiriliyor. Bu şekilde Android cihazında menü ve geri tuşlarını kullanırken, aynı APK dosyasını kaydırma hareketleriyle kullanılabiliyor.
BlackBerry, Android uygulamalarını yaygın kullanım için değil sadece boşluk doldurmak için kullanmayı planlıyor. Daha öncede şirket, geliştiricilere yönelik birkaç tane Android uygulama aktarımı etkinliği düzenlemişti.

Google Chrome OS ile bu özellik ilk kez göründü

Geliştirici François Beaufort, bugün Google+ hesabından çok ilginç bir şey gönderdi. Aşağıdaki ekran görüntüsünde de görebileceğiniz gibi, Google Chrome OS ile ilgili zengin bildirimlerin içerdiği yeni bir özellik olduğu görünüyor.

İçerikte mesajlar, aramalar Google+, ve daha fazlası için bildirimleri olduğu görülüyor. Başlat çubuğuna tutturulmuş bu özellikler oldukça ilgi çekici olacağa benziyor.



Bir simge ile başlat çubuğuna tutturulmuş bu özellikler Chrome OS ile ilk defa görüldü. Bu ilginç özellikler Google'ın yakında tanıtacağı bir mesajlaşma platformu olabilir. Google her alanda kullanıcılarına hitap etmek için çalışmalarına devam ediyor gibi görünüyor.

Z10 Blackberry’yi kurtarabilecek mi



Kurşun mu döktürse...

Blackberry geçen bu dönemde sadık kullanıcılarını önemli testlere tabi tuttu. İşletim sisteminin getirdiği çileler, günler süren global internet kesintileri gibi skandallar, cihaz üretemeyecek hale getiren finansal krizlere karşın Blackberry’nin hâlâ geniş çapta sadık kullanıcıya sahip olması aslında markanın hâlâ geri dönüş yapacak gücü olduğunun kanıtı. Öyle ki RIM bir Türk şirketi olsa son birkaç yılda başına gelenler yüzünden kurumca kurşun döktürme yoluna gidebilirdi.

Ve yeni cep sahnede!

Blackberry geçen hafta Z10 ile birlikte fiziksel klavyeye sahip Q10’u da tanıttı. Ancak RIM tüm umutlarını Z10’un başarısına bağlamış durumda. Şirketin adını Blackberry olarak değiştirip kreatif direktörlüğe Alicia Keys’i getirmeleri tesadüf değil. Soru şu: Z10 Blackberry’nin kurtuluşu olabilirmi?
Soruyu yanıtlayabilmek için Z10’u yakından inceleyelim. Tasarım ilk bakışta iPhone 5’i andırıyor. Güç ve ses düğmeleri dışında 4.2 inçlik ekran da Apple izleri taşıyor. Steve Jobs’ın başparmakla telefonu kullanabilme hassasiyeti Z10’da da mevcut. Cihaz, teknik özellikleriyle yeni nesil akıllı telefon standartlarını yakalamış. Galaxy S3 hızında bir işlemci, 2GB bellek, 8Mp arka kamera, NFC, 3G’de 10 saat konuşma imkanı veren batarya ile rakiplerinden eksiği olmadığını gösteriyor.
Yeni sisteme bakış

Z10’un üzerinde Blackberry’nin kendi geliştirdiği BB10 işletim sistemi var. BB10’da oldukça inovatif ve ilginç sürprizler var. Bunlardan biri “peek” özelliği. Peek, bir uygulamada iken app’i kapatmadan diğer uygulamalara göz atmanızı mümkün kılıyor. Blackberry Hub ise e-posta, BBM mesajları, sosyal medya paylaşımlarını tek bir noktadan yöneten bir platform.
Z10’da ana ekrana dönüş tuşunun boşluğu ekran üzerindeki jestlerle doldurulmuş. Parmağı yukarı doğru kaydırma telefonu uyandırıp uygulamalara ulaşmayı sağlarken, aşağı hareket “ayarlar” ekranını açıyor. Blackberry Balance özelliği ise iş uygulamaları ile kişisel içerikleri birbirinden ayırıyor. Kullanıcılar “iş” ve “oyun” modları arasında kolayca geçiş yapabiliyor.  

İşte bu kesin tutar

Özellikler arasında en başarılısı sanal klavye. Blackberry’nin buna çok kafa yorduğu kesin. Klavye, kullanıcının yazım alışkanlıklarını öğreniyor ve tek bir harften hangi kelimeyi yazacağını tahmin edip, önerilerde bulunuyor. Harfe tıklarsanız öneriyi kabul etmemiş oluyorsunuz. iOS cihazlarındaki gibi önerilen kelime yazı sırasında varsayılan olarak cümlenin içine sızamıyor. Dolayısıyla otomatik düzeltmenin yuva yıkma riski BB10’da sıfıra indirgenmiş.
Gelelim Z10’un yumuşak karnına;  uygulamalara... ABD’de nisan ayında kontratlı olarak 199 dolara satışa çıkacak telefon, 70 bin uygulama ile açılış yapacak. Bu, App Store’daki uygulama sayısının yüzde 8.75’ine denk geliyor. Instagram, Google Maps, Snapchat gibi popüler uygulamalar  Blackberry’de yok.
Donanım ve yazılım ne kadar üst seviyede olursa olsun, telefonu daha akıllı yapanın uygulamalar ve sürekli büyüyen bir geliştirici ekosistemi olduğunu gözönüne alırsak, Z10’un Android ve iOS karşısında maça 1-0 yenik başlayacağını söyleyebiliriz. Şirket hisselerinin lansman sonrası düşmesi de piyasa uzmanlarının aynı fikirde olduğunu gösteriyor. Umarım, toplu bir yanılgının içindeyizdir.

4 Şubat 2013 Pazartesi

Samsung yurtdışından getirilen cihazlara güncelleme vermeyece


Ülkemizdeki akıllı telefon pazarı oldukça uzun bir süredir eleştiriliyor. Herhangi bir akıllı telefon ülkemizde neredeyse diğer tüm ülkelerden daha pahalıya satılıyor ve kullanıcılar da bu durumu aşmak için farklı yollar deniyor. Bunlardan birisi de cihazı yurtdışından getirmek veya getirtmek oluyor. Ancak bu durum akıllı telefon devlerinin o ülkede satılan net cihaz sayısında karışıklığa yol açıyor.
Bu duruma bir çare bulmayı hedefleyen Samsung da yeni bir güncelleme servisi üzerinde çalışıyor. Bu serviste, IMEI tabanlı bir takip durumu olacak ve Samsung her ülkede güncellemeyi kontrol altında tutacak. Bu sayede güncellemelerin daha kontrollü ve hızlı bir şekilde verilmesi ve kesin satış rakamlarına ulaşılması sağlanacak. Ancak bu sistemin olması için telefonların ayarlar kısmındaki güncelleme uyarıları kaldırılacak. Tabii hal böyle olunca kullanıcılar da kafalarına göre güncelleme yapamayacak.
Bu durum ilk etapta yurtdışından akıllı telefon getirip bu durumu ticarete döken insanların önünü kapatacakken yurtdışından telefon alıp kendi ülkesinde kullanmak isteyenlerin de önüne engel koymuş olacak. İddialara göre bu servisin ilk olarak Samsung'un şu an için en çok beklenen cihazı Galaxy S IV'de denenecek.

Samsung Galaxy Q modelini MWC'de tanıtacak


Samsung'un yılın ilk çeyreği için GT-B9150 kod numaralı bir model hazırladığı benchmark sonuçlarında ortaya çıkmıştı. Üst seviye bir cihaz olacağı tahmin edilen model için yeni iddialar ortaya atıldı.

İddialara göre model Galaxy Q adını alacak ve esnek bir ekrana sahip olacak. Firmanın ilk esnek ekranlı modeli olan Galaxy Q, MWC 2013 etkinliğinde görücüye çıkacak. Bu modelin bir tablet olabileceği ihtimali de kısa süre önce dile getirilmişti.

Galaxy Q, CES 2013 fuarında ilk örneklerini gördüğümüz Youm modelinin daha gelişmiş bir tasarımı olacak. Çift Super AMOLED Full HD ekran ikiye katlanabilecek. Modelin diğer özellikleri ise 1.7GHz saat hızında çalışan çift çekirdekli Exynos 5250 işlemci, 2GB RAM, 8MP çözünürlükte arka kamera, 2MP çözünürlükte ön kamera, 3500mAh batarya, Android 4.2.1 işletim sistemi şeklinde sayılıyor.

Katlanabilir ekranlar konusunda en somut adımların Samsung tarafından atıldığı biliniyor. Satışa uygun bir katlanabilir ekranlı telefona ise sadece Samsung'un yakın olduğu belirtiliyor. Ancak CES 2013 fuarında tanıtılan Youm prototipinden firmanın henüz çok yolunun olduğu görülmüştü. Bu bakımdan iddianın gerçeğe yakın olduğunu söyleyemeyiz. 

Apple isim hakkını kaybetti


Apple rakip firmalara karşı pek çok davayı kaybetti; ancak Brezilya'da kaybedilen dava şirkete "iPhone"u kaybettirdi.      

Apple'a yakın kaynaklardan biri olan Globo.com'un haberine göre Brezilya sınırları içinde artık Apple iPhone ismini kullanan hiçbir cihazı satışa sunamayacak. Bunun nedeni ise iPhone markasının 2000 yılından bu yana Gradiente isimli bir firmaya ait olması...

Android 2.3.4 işletim sistemini kullanan iPhone olarak aylar önce internete damgasını vuran Gradiente'nin bu özel iPhone'u böylece Apple'a bir ülkenin kapılarını kapatmış oldu.Çift SIM kart yuvasıyla dikkat çeken Brezilya'daki iPhone, 285 dolardan satılıyor.

Apple'ın mahkemenin aldığı son kararla birlikte iPhone'u hangi isim altında ülkeye sokacağı ise merak konusu oldu.



Gradiente'nin Android tabanlı iPhone'u


Plastik iPhone


Bir süredir ortalıkta dolanan ucuz iPhone söylentileri doğru olabilir. Bu söylentileri doğrulayabilecek şey ise Apple'ın aldığı son patent. Bu patentin detaylarına inildiğinde patentlenen teknolojiye sahip mobil cihazın üzerinde home tuşu bulunmadığı belirtiliyor. Tamamen plastik gövdeye sahip olan cihaz  ön ve arka tarafında iki adet kamera bulunduruyor. Gövdenin ışık izolasyonuna sahip olduğu patentte bulunan detaylar arasında.
Apple patent bşvurusunu 2012 yılının Şubat ayında yapmış ve patent geçtiğimiz Ocak ayının sonunda onaylanmış.
Apple yöneticileri bir süre önce ucuz iPhone söyentileri ile ilgili birbiri ile çelişen açıklamalarda bulunmuşlardı ve durum hakkında bir netlik yoktu. Ama bu son patent ucuz iPhone hakkında şu ana kadar ele geçen en ciddi delil konumunda. Apple'ın dünyanın en değerli şirketi konumunu kaybediyor olması ve düşen iPhone satışları firmanın gelecek için kendisine milyarlarca dolar kazandırabilecek ucuz iPhone için kolları sıvamış olabileceğinin işareti.

"Can u Run it" Oyunlarınızı yüklemeden test etmek

can u run it sitesi oyunları bilgisyarınıza yüklemeden test edebilceğiniz bir sitedir. Google a can u run it yazıp ilk cıkan sonuca girmeniz yeterlidir. Sonrasında oyun adını yazınız ve tıklayınız sonucları size gostericektir.

Buraya Tıkla

oyunun ismini yazıp can you run it e tıklıyoruz


bazen 2 resim arasında bir sayfa acılabiliyor 3 tane secenek oluyor en üsttekini seciniz

sonrasnda oyunumuzu ne performansla calıştırcagını gosteriyor

Android ve Chrome



Bilindiği üzere Google, göz bebeği işletim sisteminin her sürümünde, o sürüme özel bir Android heykelni kampüsüne dikiyor. Zencefilli kurabiye adam, bal petekli veya içi şeker dolu Android heykelleri gibi sevimli Android simgeleri mevcut. Google, yine geleneği bozmamış ancak bu kez küçük bir sürpriz de hazırlamış.

Google'dan Paul Wilcox'un Google.+ hesabında paylaştığı fotoğraf, yeni heykelin şirketin Kaliforniya'daki merkez binalarından Building 45'e dikilmiş olduğunu gösteriyor. Ancak klasiklesmiş yeşil Android heykellerinden farklı olarak, yeni heykelin göze çarpan en önemli özelliği krom kaplı olması.

Krom kaplı yeni Android heykeli, teori severleri de harekete geçirmiş durumda. Fotoğrafa yorum yapan bazı kullanıcılar, Android'in bir nevi Chrome'la birleşmeye mi gittiğini sorguladılar. Ancak yorumlara anında cevap veren Wilcox, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtti. Heykelin yeni bir Android sürümü habercisi olmadığını da belirten Wilcox, "bu sadece yeni bir heykel" yorumunda bulundu.

Cep telefon işletim sistemleri

Android, Symbian, iPhone, Windows Mobile veya Blackberry: Her cep telefonu işletim sisteminin kendine has zayıf ve güçlü yanları var. Bu yüzden cep telefonu seçerken işletim sistemi büyük bir rol oynuyor. 


Yeni bir cep telefonu almayı planlayanlar cep telefonunu ne için kullanacağına karar vermeli.Özel ihtiyaçlar için farklı işletim sistemleri tavsiye ediyoruz. Zira her cep telefonu platformu aynı performansı sunmuyor. Özellikle söz konusu durum kullanım ve performans ise satın alma kararı sırasında her işletim sisteminin karakteristik niteliklerini göz önünde bulundurmalısınız.




Örneğin çoklu görev çalıştırmaya (multitasking), yani aynı anda birden çok program kullanmaya ağırlık veriyorsanız Symbian veya Windows Phone yüklü bir telefon seçmelisiniz. İş hayatınızda sizi yalnız bırakmayacak, hızlıca e-postalarınız kontrol edebileceğiniz bir telefon mu arıyorsunuz? O zaman Blackberry atına binmelisiniz. Sezgisel kullanım ve mümkün mertebe birçok programa erişip cihazınızı genişletmek istiyorsanız ya bir Apple ya da Android cep telefonuna yönelmelisiniz. 



Freemake Video Converter Kullanımı

Google a Freemake Video Converter yazıp çıkan sonuçlardan 2.sine tıklayarak indirebilirsiniz.

Program her türlü medya dosyasını birbirine dönüştürmeye yarayan ücretsiz bir araçtır.





Youtube den video indirme ve dosya birleştirme özelliğini anlatan video:

İPhone ve Samsung Galaxy Fiziksel Darbe Testleri


LED alırken nelere dikkat edilmeli ?

Ekran çözünürlüğünün High Definition(HD) görüntü sistemine uygun olması, bu dikkat edilmesi gereken ilk husustur. HD yayınları standart olarak 1920×1080 piksel çözünürlüğe sahiptir. Televizyonun özelliklerinde Full HD olarak belirtilen ibare, cihazın bu çözünürlükte görüntü verebildiğini belirtir. Eğer HD Ready ibaresini görüyorsanız, bu da 1366×768 piksel çözünürlüğe denk gelir. HD Ready TV’lerin HD yazısına aldanıp da, High Definition göreceğinizi asla sanmayın. Bu cihazların normal bir televizyondan pek de bir farkı yoktur.


* Ekran parlaklığı ve kontrast miktarının yüksek olması çok önemlidir. Parlaklık değeri için LCD TV’lerde 500 candela/metrekare(cd/m2) uygun bir değerdir. Plazma TV’lerde ise, 1500cd/m2 uygun bir değerdir. Bu değerlerin altında olan cihazlarla özellikle ışıklı bir ortamda TV izlerken, görüntünün koyulaşıp iyi gözükmemesi gibi problemler sıkça yaşanır. Diğer unsur ise, kontrast oranıdır. Kontrast oranı ne kadar yüksek olursa, o kadar gerçek siyah ve gerçek beyaz tonlarına yakın görüntü elde edilebilir. Kontrast oranı düşük TV’lerde özellikle siyahın ışık almış açık bir renkte görünmesi kaliteyi oldukça düşürür. Bunun yanında beyazın tam beyaz olmayıp hafif gri tonlarına dönük olması ve renklerin gerçekçi ve canlı gözükmemesi de kontrast oranıyla ilgilidir. Bu nedenle 20000:1 ve üzeri kontrast oranları oldukça canlı ve gerçeğe yakın renklerde görüntü verir. Plazma TV’lerin LCD’lerden üstün olduğu yanlardan birisi de budur. Plazma TV’lerde renk derinliği ve parlaklık fazladır, bu nedenle gerçeğe daha yakın renklerin elde edilebilmesi mümkündür. Bu da görüntü kalitesini arttıran unsurların başında gelir.

* Tepki süresi de televizyonlar için çok önemlidir. Bu değer üreticiden üreticiye değişiklik göstermekle beraber aldatmacalara açık bir konudur. Bazı üreticiler olması gereke şekilde tam siyah ve tam beyaz görüntü arasındaki geçiş sürelerini tepki süresi olarak belirtirken, bazı üreticiler gri tonları arasındaki geçiş süresini baz alarak çok daha düşük tepki süreleri çıkarabiliyorlar. Piyasada 1 ve 2ms şeklinde belirtilen cihazların tamamına yakını aslında o değerleri verememektedir. Siyah-beyaz geçişleri arasındaki 5ms-8ms değerleri oldukça iyidir. Bu değerlerin üzerinde görüntüde ghosting denilen görüntünün gölge bırakarak hareket etmesi olayı rahatsız edici boyutlarda gözükür ve gözü yorar.


* Görüş açısı, televizyona tam karşıdan değil de kenardan bakan kişilerin düzgün görebilme miktarıdır. Görüş açısı LCD TV’lerde rahatsız edici boyutlara varabilirken, Plazma TV’ler bu konuda daha üstündür. Görüş açısı LCD ve Plazma televizyonların teknik veri tablosunda çoğu zaman yer almazlar. Bu nedenle cihazı almadan önce değişik açılardan kendiniz bakarak ve diğer ürünlerle karşılaştırarak karar vermeniz daha doğru olur. Eğer LCD TV’lerden yeterince memnun olmadıysanız Plazma TV’leri tercih edebilirsiniz.

* Televizyonun giriş ve çıkışları da önemlidir. Görüntü arabirimi olarak HDMI bağlantısını içermesi hem sesi hem de görüntüyü aynı kablo ile en yüksek kalitede iletebilmesi açısından aranan özelliklerden olmalıdır. Eğer yoksa mutlaka DVI bağlantı arabirimi bulunmalıdır.

* İhtiyacınıza göre; montaj delikleri, ses çıkışı ve entegre hoparlörleri, PC bağlantı seçenekleri, scart girişi desteği, güç tüketimi(Plazma TV’lerde LCD’lere oranla çok daha yüksek tüketim değerleri vardır), ağırlık gibi detaylara da dikkat etmelisiniz.

Alacağınız Televizyon Hayırlı Olsun…

Neden CRT(Tüplü) değil de LCD TV almalıyım? Avantaj ve Dezavantajları Nelerdir?:

LCD’lerin CRT’lerden üstün oldukları teknik özellikler:

* Kontrast: Zıtlık oranı olarak da bilinen bu kavram, en parlak ve en koyu renklerin ışıma gücü (luminosity) arasındaki orana verilen addır. Kontrast oranı ne kadar fazla olursa, beyaz ile siyahın arasındaki zıtlık da o kadar fazla olur. Yani beyaz tam beyaz, siyah tam siyah görünür.

* Tüketim: LCD panellerin tüketim miktarları, CRT’lere oldukça azdır. Örneğin 19 inçlik bir CRT Flat monitör ortalama 120 Watt güç tüketirken, 19 inç bir LCD monitör en fazla 40 Watt çekmektedir.

* Görüntü Kalitesi: LCD’lerde kontrast oranının yüksekliği ve nokta aralığının azlığına bağlı olarak CRT’lere göre çok daha keskin ve parlak görüntü elde edilebilmektedir. Görüntü kalitesi üzerinde büyük rol oynayan renk kalitesi olarak da, LCD’ler daha iyi sonuç vermektedir.
LCD’lerin CRT’lerden zayıf oldukları teknik özellikler:

* Çözünürlük: LCD’ler sahip oldukları ekran oranı ve piksel sayısına bağlı olarak fabrika çıkışlı olarak belli bir doğal çözünürlüğe sahiptir. Bu çözünürlük dışına çıkıldığında düzen bozulur ve cihaz özel birkaç metod uygulayarak görüntüyü oluşturur. Fakat bu metodların hepsi görüntünün keskinliğini bozar ve LCD’ler doğal çözünürlükleri dışında bulanık ve donuk görüntü verirler.

* Nokta Aralığı: LCD’ler nokta aralığı konusunda CRT’lere nazaran biraz daha kötüdür. Kaliteli CRT monitörlerde nokta aralığı yani her bir piksel arasındaki görüntülenmeyen aralık değeri 0.15mm’lere düşebilmektedir. Fakat bu değer en iyi LCD monitörlerde dahi 0.22mm’den küçük olamamaktadır. Bu nedenle LCD’ler bu konuda iu anlık geridedir. Fakat bu onlar için bir dezavantaj oluşturmamaktadır. Çünkü LCD’lerin sahip olduğu yüksek kontrast oranı sayesinde çok keskin görüntüler elde edilebilmektedir. Bu nedenle nokta aralığı küçük ve yüksek kontrast oranına sahip LCD monitörler en keskin görüntüyü vermektedir.

* Tepki Süresi: Tepki süresi bir komutun alındıktan sonra ekranda görüntülenmesine kadar geçen süre olarak tanımlanabilir. Tepki süresinin düşük olması istenen yerlerde, örneğin; oyun ve filmlerde CRT monitörler avantajlıdır. CRT monitörlerde 0.1ms’nin altında tepki süreleri varken, LCD’lerde bu değer en düşük 1ms seviyelerinde kalmaktadır. Bu özellikle çok hareketli görüntülerde, gölgeleme efektine neden olmaktadır. Literatüre “ghosting” olarak geçen bu olay, hareketli bir görüntünün arkasında onun gölgesi şeklinde ortaya çıkar. Örneğin bir aksiyon filminde hızla hareket eden bir uçağın, arkasında sanki gölgesi varmış gibi bir silüet oluşur. Bu insanın gözünü yoran birşeydir ve LCD’lerde film izleyenlerin gözlerinin kanlanması ve yaşarması bu sebeptendir. Tepki süresi LCD’lerde en düşük 1ms’dir. Ama hiçbir monitör sürekli 1ms’lik tepsi süresi sağlayamazlar. Çünkü bahsi geçen 1ms’lik değer gri tonları arasındaki geçiş süresine bağlı olarak hesaplanır. Siyah-beyaz geçişleri arasında ise bu değer 25-30ms’lere varabilmektedir. Bu nedenle özellikle fps(first person shooter) tarzındaki bilgisayar oyunlarında, profesyonel oyuncular genellikle CRT monitörleri tercih etmektedirler.


* Görüş Açısı: LCD’lerin en dezavantajlı oldukları nokta budur. Önceleri pasif matris panellerde çok az olan görüş açısı, aktif matris TFT panellerde çok daha iyi değerlere kavuşmuştur fakat yine de tatmin edici seviyelerden uzaktır. CRT monitörlerin görüş açısı LCD’lere göre çok daha fazladır. Bu sayede CRT monitörde film izleyen 5 kişinin hepsi aynı hazzı alabilirken, LCD’lerde yandan bakanlar karanlık ve renkleri bozuk görüntüyle izleyebilmektedir.

Son olarak; karar verme aşamasına geldiğinizde bizzat gidip cihazların tümüne yakından bakarken görüntüleri karşılaştırmanızı ve ona göre bir tercih yapmanızı öneririm. HD bir film oynatılan LCD’ye bakıldığında şu 3 faktör doğrudan göze çarpacak şekilde kendini belli eder.

Birincisi ekran parlaklığı; cihazın teknik verilerine bakmaksızın aynı ortamda bulunan cihazlardan parlak görüntü veren hemen kendini belli eder. Bu parlaklık etrafa yaydığı ışık şeklinde değil, parlaklıkla beraber beyazın ne kadar gerçek beyaz, siyahınsa ne kadar gerçek siyah(kopkoyu) gibi gözükmesi ve görüntünün de buna bağlı olarak ne kadar keskin ve net gözüktüğüyle alakalıdır.

İkinci olarak görüntüdeki kareleşme; görüntüye yakından bakınca küçük noktalar görülmeli yani kare değil nokta gözülmelidir. Eğer blok halinde karelerden oluşan bir görüntüye bakılıyorsa video encode işlemi TV tarafından iyi yapılamıyor demektir ve o LCD’den şiddetle uzak durulmalıdır. Görüntüye yakından bakınca içinde siyah küçük noktacıklar varsa kesinlikle problem değildir. Bu noktacıklar izleme mesafesinden bakıldığında görüntünün keskin olacağının teminatıdır. Küçük kareciklerden oluşan görüntülerde ise, özellikle hareketli sahnelerde iyice bulanık bir görüntü oluşacağı ortadadır.

Üçüncüsü ise görüntü akıcılığı; bu benim için diğer ikisinden de önde gelir ve akıcı bir görüntüyü en kritik özellik olarak kabul ederim. Cihazların üzerlerindeki yapıştırmalarda “motion” ile başlayan özelliklerde cihazın kaç Hz görüntü verebildiği yazar. İşte 100 Hz ve üzeri iyidir, 200 Hz ise mükemmeldir gibi… Ama yine cihazlara yanyana bakarken bazı teknik verilerin gerçeklerle örtüşmediğine tanık olabilirsiniz. Yani mesela 100 Hz Motion Plus vs. gibi cafcaflı etiketleri ve iyi teknik özellikleri bulunan bir cihaz yanındaki standart LCD’ye göre sanki görüntü takıla takıla ilerliyormuş hissi verebilir. Her marka, modelden modele farklılık gösteriyor bu konuda; çünkü her markanın akıcılık yönünden iyi olan ve kötü olan modelleri mevcuttur. Görüntünün akıcı olmadığı ürünlerden ne kadar üst model bir cihaz olsa da uzak durulması gerektiğinin altını önemle çiziyorum. Çünkü bu izlerken gözlerde kanlanma ve baş ağrısına neden olabilecek ciddi bir konfor problemidir. Ghosting diye tabir edilen görüntünün ikileşmesi yani peşinde iz bırakması olayı da benzer konfor eksikliğine yol açmaktadır. Yani görüntünün hareketli sahnelerde de netliğinden fazla birşey kaybetmemesine çok dikkat etmelisiniz.

Sonuç olarak eve geldikten sonra süprizle karşılaşmamak için cihazı yerinde çalışırken görüp ona göre son kararı vermenizi şiddetle tavsiye ederim.

Umarım vermeye çalıştığım bilgiler sizlere yardımcı olur. Şimdiden alacağınız televizyon hayırlı olsun.

Kaynak
Monitör satın alırken plazma mı almalı yoksa LCD veya LED ekranlardan birini mi tercih edilmeli?

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte monitörler de zaman içinde büyük bir değişim geçirdi. Bundan sadece 10 yıl öncesinde CRT (tüplü) monitörler yaygın bir şekilde kullanılırken şimdi tüplü monitörlerden çok daha ince bir yapıya sahip olan LCDekranlar kullanıcılardan büyük ilgi görüyor.Ekran savaşlarının iyice kızıştığı bugünlerde LCD’lerin de yerini almaya hazırlanan yeni bir isim var: LED ekranlar… İşte kapsamlı bir ekran karşılaştırması:
LCD nedir
Açılımı Liquid Crystal Display olan (Likit Kristal Ekran) LCD, adından da anlaşılacağı üzere sıvı kristallerinden oluşan özel bir ekrana sahip ekran teknolojisidir. CRT (Cathode Ray Tube) monitörler ise LCD’lerin aksine uzun birsüre kullanılan tüplü monitör teknolojisiydi. Ancak fazla yer kaplaması, yüksek güçtüketimi, ekran tazeleme oranının düşüklüğü sebebiyle gözleri yorabilmesi gibi birçok negatif özelliğe sahip olan CRT (tüplü) monitörler, artık yerini LCD ve LED TV’lere bırakmıştır.

LCD’lerin öne çıkan özellikleri
LCD’lerin kullanıcıların karşısına çıkmasıyla birlikte monitörler olabildiğinceinceldi. Masaüstünde az yer kaplayan LCD’ler, sıvı kristallere elektriğin verilmesiyle görüntüyü ekrana yansıtır. İnceliği ve sunduğu üstün teknolojiyle CRT monitörleri tarihin tozlu sayfalarına karıştırmayı başaran LCD ekranlar, bugün içinev, iş ve aklınıza gelebilecek hemen her yerde yaygın bir şekilde kullanılıyor.

LCD’nin avantajları
Öncelikle LCD’ler, CRT’leri ince tasarımlarıyla alt etmeyi başarmıştı. İnceliğinin yanında tüplü monitörlere göre ciddi oranda az elektrik tüketen LCD’ler, sunduğu yüksek kontrast oranı ve parlak renkleriyle öne çıkıyor. Renklerin canlı olması da ekrandaki objelerin daha canlı bir şekilde görülmesini sağlıyor.
LCD’nin avantajları
Bunun dışında LCD’ler de titreşim sorunu yoktur. Böylece gözleri fazlasıyla yoran titreşim problemi LCD ekranı tercih edenler için artık bir problem değildir. İnce, hafif ve dolayısıyla kolay taşınabilir olması LCD’leri öne çıkaran belli başlı özelliklerdir.

LED ekranlar
LCD’ler satışa sunuldukları günden bu yana yoğun bir ilgiyle karşılaştı. İlk günler fiyatı bir hayli yüksek olan LCD’lerin fiyatları gün geçtikçe azaldı. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte sadece LCD’lerin fiyatları gerilemedi. Bunun dışında yeni teknolojilere de şahit oldu ve LCD’nin tüm dezavantajlarını ortadan kaldıran LED ekranlar kullanıcıların karşısına çıktı.

LED ekranlar
Açılımı Light Emitting Diode olan LED ekranlar, LCD’lerin veliahtı olarak sahneye çıkmıştır. Bugün için satışa sunulan ancak fiyatları nispeten yüksek olan LED ekranlar, LCD’de bulunan bazı eksiklikleri de ortadan kaldırır.

LED ekranlar
Öncelikle LED ekranlar LCD’lere göre çok daha az güç tüketirler. Bu nedenle özellikle laptoplarda kullanılan LED’lerin bataryaya olan güç yükü son derece azdır ve laptopların batarya ömründe kayda değer bir artış sağlanır.

LED ekranlar
Aydınlık ortamlarda tam olarak verim alınmayan LCD’lere karşılık LED ekranlarda böyle bir problem yoktur ve hemen her ortamda görüntüden yüksek performansalınabilir. Bunun dışında LED ekranlara hangi açıdan bakarsanız bakın görüntüyü rahatlıkla görebilirken, diğer ekranlarda bu özelliği görmek mümkün değildir.

LED ekranlar
LED ekranların öne çıkan bir diğer özelliği de ince bir tasarıma sahip olması. LCD’lerden dahi daha ince olan LED ekranlar, yüksek kontrast değerleriyle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.

Plazma ekranlar
İlk çıktıklarında büyük ses getiren plazma ekranlar artık eski popülaritesini kaybetmiştir. Tasarımı itibariyle LCD ve LED ekranlara benzeyen plazma ekranlar aslında çok farklı bir yapıya sahiptir. Matriks şeklinde küçük gaz plazma hücrelerine sahip olan plazma ekranlarda bu hücrelere elektrik verilmesiyle görüntü elde ediliyor.
Plazma ekranlar
Bunun dışında plazma ekranlara hangi açıdan bakılırsa bakılsın görüntü tamolarak görülebiliyor ve LCD teknolojisine karşı bir adım öne geçmeyi başarıyor.

Plazma ekranlar
Plazma ekranların dezavantajlarına gelince… Öncelikle plazma ekranlar LCD ekranlara göre çok daha fazla güç sarfiyatında bulunur. Hatta sırf bu nedenden dolayı bazı Avrupa ülkelerinde plazma ekranların satışına dahi yasak getirilmiştir.

Ekranda donma problemi
Plazma ekranların bir başka dezavantajı ise ekranda bir objenin 30 dakikadan fazla (süre değişebilir) hareketsiz durduğunda, onun yerine gelen diğer objenin görüntülenememesidir. Bu nedenle bazı TV kanalları kanal logolarına animasyonefekti ekleyerek bu tip bir sorunun yaşanmasının önüne geçmeye çalışır.

En iyisi hangisi
Bugün için plazma, LCD veya LED ekranların arasından bir seçim yapacaksınız tercihiniz LED ekranlardan yana olmalı; zira plazma ekranlar yavaş yavaş gözden düşerken, LED ekranlar da şimdiden LCD’leri unutturmaya başladı bile…

Samsung Galaxy S III (S3) incelemesi

Samsung, satış rekorları kıran telefonu Galaxy S3′ e Android 4.1.2 Jelly Bean güncellemesiyle beraber gelen özellikleri ” Premium Suite ” adı altında tanıtmaya başladı.





Page Buddy : Telefonunuz sizin eylemlerinize göre yapmak istediklerinize yardım  edecektir. Yani mesela kulaklık taktığınızda otomatik olarak müzik çalar uygulamalarını karşınıza getirecek.
İçeriksel Menü : En çok kullandığınız uygulamaları daha ön planda tutmanıza yarar. Uygulamalarınızı listelediğinizde sık kullandıklarınızı ilk görmenizi sağlacaktır.
İçeriksel Etiketleme : Fotoğraf çekerken eğer GPS ve Wifi gibi bağlantı özellikleriniz açıksa çektiğiniz fotoğrafa hava, tarih ve yer gibi bilgiler otomatik olarak eklenecektir.
Multi Window : En çok beğenilen ve birçok android cihazda olması gereken özelliklerden olan Multi window özelliği ile aynı ekranda iki uygulamayı açabilir ve kullanabilirsiniz.
Otomatik Paylaşma : NFC ve S-Beam özellikleri ile fotoğraflarınızı ‘Auto Share Shot’ modunda hızlı bir şekilde paylaşabilirsiniz.
Okuma Modu : Tarayıcınızdaki metin boyutları ile kolaylıkla oynayabilirsiniz. Ayrıca paylaşmak için web sayfasına tıklamanız yeterli.
Facebook Kilit Ticker : Facebook haber kaynağınızı kilit ekranında görebilirsiniz.


İPhone 5 özellikleri








Borçluları YouTube'da açıkladı

Yıllardır borcunu ödemeyen müşterilerinden bunalan marketçi Ahmet Düzgün, veresiye defterindeki listenin tamamını okuyup videoya kaydetti ve bunu YouTube ile Facebook'ta paylaştı


Ordu'da yıllardır market işleten Ahmet Düzgün, uzun süredir borcunu ödemeyen müşterilerinin listesini, Facebook ve YouTube'da yayınladı. Aralarında 5 yıllık borçluların bile bulunduğunu belirten Düzgün "Artık borcunuzu ödeyin" diye isyan etti. Ulubey ilçesinde 17 yıldır market işleten Ahmet Düzgün, veresiye alışveriş yapıp yıllardır borçlarını ödemeyen müşterileri için "şeref listesi" hazırladı. Düzgün, alacaklılarının listesini hazırladığı videoda tek tek okudu. "Parası olduğunda büyük marketlere, parası olmadığında küçük esnafa veresiye yazdıran 2008'den beri borcunu ödemeyen ilk 20 müşterim size müjde" başlığı ile hazırlanan videoda Türk bayrağı önünde kamera karşısına geçen Düzgün, "Değerli üçkâğıtçı müşterilerim. Sizler için bir liste yaptım. Tebrik ederim ilk 20'ye girdiniz" diyerek borçlular ve borç miktarlarını tek tek sıraladı.

'Devir internet devri'

Düzgün, videoyu "Adını saydığım müşterilerim ilk 20'ye girdi, tebrik ederim. İnsanlar sizin nasıl üçkâğıtçı olduğunuzu görsünler" sözleriyle noktaladı. Çaresiz esnaf çektiği videoyu hem Facebook hem de YouTube'da yayınlayarak, veresiye defterini sanal âlemde teşhir etmiş oldu. Ahmet Düzgün, bu yönteme başvurmasının gerekçesini ise şöyle anlattı: "Bir borçludan alacağımı istedim. 'Can güvenliğim yok' diye polise şikâyette bulundu. Sonra alacaklılarımı telefon ile aradım. Hiçbiri telefonlarıma bakmadı. Baktım olmuyor internet aklıma geldi, nasıl olsa devir internet devri. Listede ismini gören bizi aramaya başladı. Para kolay kazanılmıyor. Aslında liste daha kabarık ama ben en yüzsüzlerini seçtim."

Destekleyici yorumlar aldı

FACEBOOK üzerinden paylaşılan videoyu izleyenler, marketçinin isyanına destek veren yorumlar yaptı:
Mücahit Pulat: Helal olsun ama bunlarda utanma yok. Televizyona çıksan yine vermez. Gurur olsa bunlarda istenmeden getirir. Semra Aksu: Biz yokuz değil mi o listede! Bravo, sana bir destek de benden. Ben de paylaştım.
Cemil Kılıç: Zaman aşımına uğrayanların da listesini çıkarsan iyi olur. İsmail Temel: Sonuna kadar haklısın.



 

Youtube, Lady Gaga'nın video izlenme sayılarını düşürdü

 



Dünyaca ünlü şarkıcı Lady Gaga oldu. Youtube'un araştırmasına göre, Gaga'nın kanalında yer alan videolarda, toplamda 156 milyon izlenme rakamının "sahte" olduğu anlaşıldı ve bu rakam silindi.
Görünüşe göre Lady Gaga'nın sağlam bilgisayar korsanı hayranları da var. Youtube, çalışmaların hız kesmeden devam edeceğini söylüyor. Bakalım sırada kim var...


Google hisseleri zirvede

 

Google hisseleri Cuma günü tüm zamanların rekorunu kırarak 775.60 dolardan kapandı.
Böylelikle Google'ın hisseleri yüzde 2.6 yükselmiş oldu. Şirket, Ekim 2012'de 774.38 dolar seviyesini görmüştü. Son yükselişin ardında şirketin yaklaşık 3 yıldır AB tarafından geçirdiği "anti-tröst" soruşturması için yaptığı "uzlaşma" teklifi bulunuyor. ABD'de yıllardır süren benzer bir soruşturmayı atlatan Google'ın AB'den bu kadar kolay kurtulamayacağı tahmin ediliyor.
AB Komisyonu tarafından yapılan açıklamada Google'ın teklifinin değerlendirildiği fakat bir sonuca ulaşılamadığı belirtildi. Google hisseleri aylardır iyi bir seyir izliyor. Bunun arkasında her gün aktive edilen milyonlarca Android tabanlı cihaz, yenilenen yüksek hızda internet altyapısı, kablolu ve kablosuz internet bağlantı hizmetleri bulunuyor.
Google halen dünyanın bir numaralı arama motoru. Google'ın en büyük rakibi Apple ise büyük bir düşüş yaşıyor. Apple geçen Eylül ayında ulaştığı en yüksek seviyenin ardından yüzde 35 değer kaybetti